21 Nisan 2010 Çarşamba

Ankara aktarmalı Antakya yolcusu kalmasınnn..

Yarın öğlen saatlerinde arabamızla bebişimizle, bebişimizin babaannesi ve dedesiyle ilk uzunnn yolculuğumuza çıkıyoruz bir önceki postta da bahsettiğim gibi. Tahminen iki gece Ankara'da kocacığımın halasında kalıp orada Pamir bebeği yiyip bitirdikten sonra cumartesi sabah da dedeyi Ankara'da bırakıp yolculuğun ikinci kısmına geçeceğiz. Düzen bozulacak, rutin bozulacak ama kalacağımız yerlerde mümkün olduğunca sadık kalacağım rutine hem oğlumun hem de kendi iyiliğim için.

Bavul hazırlamaya ancak dün başlayabildim. Ayaz Paşazade'ye bir adet koca bavul ayırdıktan sonra baba ve anneye ancak beraber kullanabilecekleri bir minik bavul kaldı. Hayatta nadir olan takıntılarımdan biri kendime illa tek/ayrı bir bavul hazırlamaktır. Böyle içime oturuyor şimdi. Ama napalım, 3 tane yapıp da babasının gözünü korkutmayalım.

Hava durumu netameli olduğundan, Antakya buradan sıcak olduğundan, yine de ne olacağı belli olmadığından, oğlum bir moda ikonu olduğundan neyi var neyi yoksa iser ince olsun ister kalın hepsini aldım gitti :) Yok arabasıydı yok ana kucağıydı, park yatağıydı(bilemiyorum götürsem mi, oğlumla uyumak da cazip gelebilir ama al sana bir yanlış alışkanlık daha)..

Not: Gitmeden yazmaya başladım ama yayınlayamadım.. Şimdi Antakyadayız.. Geleceğiz..

Bugün..

Bugün işe gitmek için kapıdan çıkarken bebeğim ilk kez ağladı.. Aslında ağlamak da değil de mızmızlandı, bağırdı demek daha doğru.. Babası beni bekliyordu, ben her zamanki gibi unuttuğum son birşeyi almak için içeri gitmiştim, sesini duydum, herhalde babası sıkıştırıyor, kapıdayız diye ağlıyor olamaz dedim. Ama gördüm ki öyle değilmiş. İçim gitti ama yine de her zamanki gibi güler yüzle gittim onu öptüm, her gün tekrarladığım aynı cümleyi söyledim ve bay bay yapıp çıktım. Doğru davrandığımı düşünüyorum.

Dün sabah rutin kontrol için doktora gideceğimizden çıkarken onu da aldık tabii ve çok mutluydu. Bugün de aynısını beklemiş olabilir. Beni asıl endişelendiren (aynı zamanda sevindiren) yarın öğlen çıkıp oğlumuzu da alıp ilk uzun yolculuğumuza çıkacak olmamız ve önümüzdeki 10 gün beraber olacak olmamız. Tam da işe giderken bu tepkiyi veridiğinde, işe gitmememe iyice alışırsa, tatil dönüşünden korkuyorum. Bir yandan da secret yapıp ilk günden beri düşündüğüm gibi asla bu sorunu yaşamayacağımıza inanmak istiyorum..

19 Nisan 2010 Pazartesi

Ek Gıda III (Neler Yedi Oğlum Bu Arada)

Uzun zamandır yazamadım. Aslında bir yandan yazmayı çok istiyorum bir yandansa elim varmıyor. Kırarız şeytanın bacağını umarım bu yazıyla..
Gelelim Ek gıda serimizin devamına.. Çok da vakit olmamasına rağmen geriye dönüp baktığımda ne kadar boşa endişelenmişim diyorum..

Muhallebi ile serüvenimiz altıncı ayın sonlarına kadar sürdü, arada muhallebi yerine hazır mamalardan sütlü pirinçli/ yulaflı vb. değişik alternatifler de denedik.

Altıncı ay bitmeden ek olarak öğlenleri sebze çorbasına başladık. Bizimkine daha çok sebze püresi de denilebilir. Çünkü Ayaz biraz katı ve pütürlü yemeyi seviyor. Sebze püresini de öğlen vermeye başladık. Bu arada emzirme saatlerimi hiç değiştirmedim. Yeni eklenenleri daha çok araya eklemeye çalıştım. Örneğin normalde öğlen 12:30 gibi emziriyordum buna devam ettim ama 14:00 gibi de sebze püresini verdik. Sonra 16:30 emzirme seansı kendiliğinden 17:00 ye kaydı ki bu da daha iyi oldu. Yetiştim/ yetişemedim, acıktı mı acaba derdinden kurtuldum. Şimdi eve gidip önce seviyorum, öpüyorum, sonra emziriyorum.

Sebze Çorbası/ Püresi:

  • Başlangıç malzemeleri bir tatlı kaşığı kadar pirinç, bir havuç, bir ufak patates ve bir tatlı kaşığı zeytinyağı.
  • Bir hafta sonra ek sebzeler koyulabilir. Bunları da ikili üçlü kombinasyonlar şeklinde koydum ve yeni bir sebze eklemek için üç gün bekledim. Böylece hem çok bulamaç olmasını engelledim hem de eklenen sebzenin rahatsız edip etmediğini kontrol altında tutabildim.
  • Ancak her çorbada patates, havuç, pirinç ve z.yağı sabit. Bunlara ek geliyor sacede.
  • İyice piştikten sonra blenderdan geçirdim, ancak pütürlü bıraktım.
  • Kombinasyonlara örnekler; sabitler + enginar, sabitler + kabak, sabitler + taze fasulye, sabitler + enginar + kabak, sabitler + enginar + semizotu, sabitler + kabak + ıspanak vb.
  • Özellikle pirinç, havuç ve patatesi organik almaya çalıştım. Diğer sebzeleri organik bulabildiğim zaman aldım ve çorbaya ekledim. Bazen de evde olan mevsim sebzelerinden ekledim.
  • Bir ara organik patates bulamayıp onun yerine yer elması koydum.
  • Yedinci aydan sonra bir misket köfte büyüklüğünde kırmızı et yada beyaz et eklemek gerekiyor.
  • Yine yedinci aydan sonra pirinç yerine ince bulgur/ irmik/ kırmızı mercimek koyulabilir.