21 Şubat 2018 Çarşamba

Zamane çocukları, sorumluluklar gibi bir konular.. Bakış açısını tersine çevirmeli mi?

Bir türlü içinden çıkamadığım(ız) konular var şu ebeveynlik meselesinde. Bazen aferin diyorum, bazen de sınıfta kalıyorum kendime göre. Mesela dün sınıfta kaldım ama bunu şimdi anlatasım yok. Aferine geleyim de bir önce..

Okuyorum sürekli kitapları, başka blogları, dinliyorum etrafimda olanları. Benim de üstesinden gelemediğim bir konu var ki şimdiki çocukların sorumluluk almaması. Mesela yatağını toplamasını, üstünden çıkanları atmamasını öğretemedim bir türlü. Çantasını akşamdan hazırlamasını, masasını düzenli tutmasını, ödevlerini masanın üstünde dağ olmadan dosyalamasını. Bunun sebebini genelde çalışan anne olmama bağlıyorum ben. Evde olsam, daha da üstünde dursam, vaktim sabrım olsa da yaptırsam alışkanlık yaratabilirdim belki de. Önce ödev, önce sorumluluklar yerine getirilmeli. Eğer üst üste yapılacak çok sorumluluk varsa arada mola verebilmeli.

Yıllarım geçti çocuklara program hazırlamakla, hazırlanan programların uygulanmasını takip etmekle. Ne yiyecekler, kaçta yiyecekler, küçükse kaçta yatıp kaçta kalkacak, büyükse kaçta ders yapıp ne kadar ekranda vakit harcayacak. Ekranla bahçe takas olabilir ama dersle bahçe takas olamaz mesela. Bunları hazırla, uygula, uygulat, çocukların bakımından ben yokken kim sorumluysa ona benimset, algılat.. Takip et, takip et, takip et.. İpin ucunu ilk bıraktığında sarpa sarsın her şeyler..

Sizi bilmem ama ben kendimi yıllarca yıprattım bu konularda ve yıpratıyorum da hala. Yine de bazen bir dur demek bir esnemek bir frenlemek mi lazım acaba? Tersinden bakmak arada olaylara?

Sömestr tatili boyunca malum ödevler, ödevler bitsin de sen de rahatla (ve tabii ben de) yavrucum telkinleri vardı. Gezmedik mi, gezdik de tozduk da. İyi vakit geçirsinler, hatta bazen de boş boş takılsınlar diye elimizden geleni yaptık. Ödevler de tamam fazla itelemeden ve tabii ki bi miktar iteleyerek zamanında yapıldı, oleyyy.. İşte o son gece, okullar açılmadan hemen önceki gece sardı bizimkini bir okul stresi. İlk kez yaşadığım, yaşatıldığım bir durumla nasıl başa çıkarım bilemedim. Bir bakla da var dilinin altında ama düşünüyorum, haksızlık etmeyeyim ödevleri de yaptı ne baklası olacak diyorum. Acaba okulda bir derdi mi var diyorum, yok biliyorum ama olur da sakladı, tatil diye erteledi. Aslansın sen, kaplansın sen bak okul ne güzel şey diyorum yok stres tam gaz.

Yatırdık filan, baktım uyuyamıyor, ağladı ağlayacak. Biraz daha öpüp koklamalar telkinler derken çıktı mı dilinin altındaki bakla? "Ben çarpım tablosunu ezberlemedim, ya öğretmen sınav yaparsa, ya sözlü sorarsa?" Tatatataaammmm dank etti mi Canan'ın da kafasına? Halbuki demişti oğulcuğum çarpım tablosunu da ezberleyeceğiz diye ilk günden.

Normal ben ne yapardım, e kendin ettin kendin buldun evladım. Madem ödevini unuttun cezasını da çeker, öğretmen yarın sorarsa açıkça ezberlemedim, unuttum en kısa sürede ezberleyeceğim dersin diye başının etini yerdim. Yani yeterdi artık bu ne sorumsuzluktu, her şeyi ben mi takip edecektim, ilk takip etmediğim konuda bak ne oluyordu du du du. Zaten ben de unutmuşum içimden bir yargılama da kendime, dışımdan dile gelmese de iç kabartmaca kendini yemece..

Peki o gece içime güneş gibi doğan ışıkla ne yaptım? Sakin kaldım en başta. Ah oğlum, kötü olmuş tabii unutmuşsun, keşke zamanında hatırlasaydın da bu kadar stres yaşamasaydın dedim ve öpüp başını okşadım. Sonra da merak etme dedim, öğretmen tatilden döndüğünüz ilk gün sınav da yapmaz, sözlü de sormaz. Belki ödev kitapçıklarını toplar o kadar. Tatil dönüşü öğrencilerin okula alışması için öğretmenler biraz daha rahat olurlar ilk birkaç gün. Sen annene güven eminim dedim. Hem sen çok akıllı bir çocuksun, iki günde hemen ezberlersin telafi edersin yeter ki telafi etmek iste diye de ekledim. Öptüm kokladım, sevdim rahatlattım ve ikna ettim onu söylediklerime. Bilin bakalım ne oldu? Gerçekten de iki gün için de hepsini ezberledi, ben dürtüklemeden, hatırlatmadan beni arayıp gururla ezberlediği sayıyı paylaştı, sevindi.

Olumlu motivasyon mu nedir o gece içime doğan ışığa çok şey borçluyum çünkü o ne kadar rahatladıysa ben ondan çok rahatladım. Kızmadığım, bağırmadığım için üstelemediğim ve alternatif sunup çözüm yarattığım için çok iyi hisettim kendimi.

Bu tabii ki hep yapılabilecek bir şey değil ama yıllardır olmuyorsa yöntemi değiştirmek gerek, başka yollar bulmak gerek sanki?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder